İstanbul’un gelişiminde etrafındaki denizlerin ve boğazın önemi tartışılmaz bir gerçektir. Bölgedeki suyollarının sağladığı avantajlar nedeniyle bu bölge tarih boyunca en fazla ele geçirilmek istenilen yerlerden biri olmuştur. 1936 yılında imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile bölge deniz ulaşımı açısından uluslararası bir statüye kavuşmuştur. İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi’nden oluşan bu önemli suyolunda İstanbul Boğazı’nın ayrı bir önemi vardır. Yıllar içerisinde geçen gemi sayısının artması, gemilerin taşıdıkları yüklerin muhteviyatının değişmesi ve boğaz hattındaki nüfus yoğunluğunda yaşanan artış İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilerin tartışma konusu haline gelmesine yol açmıştır. Farklı tarihlerde yaşanan tanker kazaları da bu endişeleri desteklemektedir. Güvenlikle ilgili gerekçelerden dolayı Türk Hükümeti İstanbul Boğazı’na alternatif yapay bir kanal yapmayı planlamaktadır. Güzergahı belirlenen Kanal İstanbul’la ilgili olarak hem ekolojik hem de hukuki tartışmalar halen devam etmektedir.