Delilik farklı zamanlarda farklı kültürlerde farklı biçimlerde adlandırılmış olan bir olgudur. Çoğu zaman antik bir ritüelin parçası olarak kabul edilen delilik hezeyanları kimi zamanda kapatılmayı gerektiren bir hastalık olarak kabul edilmiştir. Delilik kavramının aynı zamanda birçok farklı sanat dalında farklı biçimlerde temsil edildiğine de tanık olunur. Sinemadan, edebiyata, müzikten resime kadar birçok farklı sanat eseri delilik adını alan farklı algılama ve yorumlama eyleminin tanıkları haline gelmiştir. Eski dönemlerden Rönesans dönemine kadar varlığı çok da önemsenmeyen delilik, usculuğun önem kazandığı dönemlerde akla ait olan bir kavram olarak disiplin terimiyle karşı karşıya gelmiştir. Bu noktada dışlanma ve ötekileştirmeyle sonuçlanan delilik halleri artık başa çıkılması gereken vahim bir hastalıktır. Normsal çerçevede normal olmayan bireyler, yirminci yüzyılın önemli düşünürlerinden Foucault’nun bahsettiği büyük kapatılma ile toplumdan tecrit edilmeye başlanmıştır. Bu doğrultu-da realist ve materyaslist akla ters düşen delilik bir çatı altında kapatılmaya mahkum edilmiştir. Bu çalışmanın amacı Foucault’nun iktidar-delilik ilişkisine dair izleklerinden yararlanılarak One Flew Over The Cuckcoo’s Nest filminin eleştirel bir film okumasını gerçekleştirmektir.