Kadının iş hayatında yer alması ve kadın işgücü kavramının daha iyi bir şekilde anlaşılması 18. yüzyılda İngiltere’de ortaya çıkan Sanayi Devrimine dayandırmak mümkündür. Sanayi devrimiyle birlikte artık dünya değişmeye başlamış, buna paralel olarak işgücü konusunda da bir talebin ortaya çıktığı, mevcut taleplerin karşılanmasında kadın ve erkek bireylerin büyük rol oynadığı ileri sürülmektedir. Girişimci, herhangi bir ihtiyacı karşılamaya yönelik mal, hizmet gibi unsurları bir araya getirip bir ürün ortaya koyan kişi olarak ele alınabilir. Her girişim faaliyetinin belirli plan ve program dahilinde gerçekleşmesi sağlıklı bir işletme temeli atmanın olmazsa olmazıdır. Aksi halde zamanla iş döngüsünde yaşanacak maddi ve teknik sorunlar sebebiyle birçok işletmenin de iflas ve iş yeri kapatma durumuyla karşı karşıya gelmesi, var olan tüm birikimlerinizi kaybetmesi gibi durumlarla karşılaşması mümkündür. Kadının istihdamının düşük oranlarda seyretmesi tek bir nedene bağlanamamaktadır. Kadının doğurgan olması ve annelik görevinin olması, Türk toplumunun büyük bir kesiminde var olan gelenekselci aile bakışı, işveren kesimin daha çok erkek temelli istihdam yaklaşımları, kırsal kesimden büyük şehirlere göç hareketleri, başta kırsal kesimler olmak üzere kadınların eğitim düzeyindeki düşüklük gibi faktörler temelde esas alınabilir. Ülkemiz için konuyu ele almak gerekirse, birçok kurum ve kuruluş kadın girişimlerini desteklemektedir. Manevi olarak destek verilmesinin yanında maddi olarak da kurumlar kadınlara özel destekleme imkanları sunabilmektedir; KAGİDER, TOBB, KOSGEB, Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Yerel Yönetimler, Girişimcilik Vakfı vb. bunlardan sadece birkaçıdır.