“O kentte tanrı ile insan, doğa ile sanat; insan gözünün yeryüzünde görebileceği en büyüleyici görünümünü hep birlikte yaratmışlardır.” Alphonse De La Martine’in İstanbul için söylediği bu övgüsü emsalsiz şehri bizlere anlatmaktadır. Ayasofya, Süleymaniye, Kız Kulesi, hisarlar üç büyük imparatorluğun efsanelerini, tarihini anlatırlar sessizce. 18. yüzyıl sonlarından itibaren, yaklaşık iki asır boyunca birçok yabancı ressamın ve gezginin tutkusu İstanbul, sanatçıların hatıratları ve resimlerinde ana motiftir. İstanbul yalnızca tarihi zenginliği ile değil, doğası, ışığı ve insanı içine alıp yoğuran hayat üslubuyla, büyüsü hiç bitmeyen bir şehir olmuştur. İstanbul’a 28 yaşında, Sultan 2. Abdülhamid döneminde gelen Fausto Zonaro şehri ilk gördüğü andan itibaren büyük bir heyecan ve tutkuyla resimlerini İstanbul’a adamıştır. Bu coşkuyla renklendirdiği tablolarındaki, İstanbul manzaraları, İstanbul hanımlarının beylerinin portreleri, tarihi olaylar, günlük yaşamdan kesitler bugün birer belge niteliği taşımaktadır. Bu amaçla, tarihin sayfalarında İstanbul’u anlatan renk ve hayat veren İstanbul’u belgeleyen onun eşsiz güzelliğinin unutulmamasını sağlayan ressamlardan biri olan Fausto Zonaro çalışmanın ana temasını oluşturmuştur.