Spor bilimlerinin önemi, bireysel ve toplumsal alanlarda her geçen gün artmaktadır. Spor bilimlerinin, bireylerin bedensel ve zihinsel yeteneklerinin gelişimine ve korunmasına katkı sağlamasının yanında, toplum sağlığını, kültürünü ve ekonomisini de doğrudan ilgilendiren karmaşık bir sürece yön veren etkinlikler içermesi beklenir. Bu anlamda bir insan eylemi olarak spor ontolojik, epistemolojik ve etik açıdan ele alınması gereken bir olguya dönüşür. Bilim tarihi ve felsefesi alanındaki mevcut tartışmaların, spor bilimlerine ait yöntem sorunlarını da kapsayıcı nitelikte olduğu söylenebilir. Spor bilimleri alanında karşılaşılan olası problemlerin çözümünde ise felsefeden yeteri kadar ve etkin bir biçimde faydalanıldığını söylemek zordur. Spor bilimleri fakültelerindeki lisans ders içeriklerinin ve sporcu antrenmanlarının büyük bir oranda pratik tekrarlara sahip olan içeriği, zihinsel hazırlık ve tepkilerin felsefe alanından uzak kalmasına sebep olmuştur. Elbette ki zihinsel hazırlık, gerek antrenmanların gerekse de müsabakaların önemli bir parçasıdır. Bu hazırlığın salt bir motivasyon sürecinin ötesinde felsefe disiplini ile birlikte ele alınması, hiç kuşkusuz sporcunun başarısı ve sporun gelişimi açısından önemlidir. Bu anlamda, yönelimselliğin özellikle takım oyunlarındaki etkisi ve takım becerisine etkileri, mevcut çalışmada matematiksel bir modelleme örneği ile birlikte tartışılacaktır. Böylece, insan becerilerinin sınırlarını test etme olanağının arttırılması ve yeni bir takım etik ve teknik tartışmaların ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu gelişmelerin sağlanması sonucunda sporun evrensel kimliğine yönelik önemli katkıların ortaya konması ve insan kavramının yeniden ele alınması beklenmektedir. Çalışmada, felsefi ve matematiksel bir bakış açısıyla sporcu eylemlerinin farklı bir yönden değerlendirilmesi hedeflenmiştir.