Sanatın üstün değerlerinin ve modernizmin empoze ettiği arınma, saflık ve sınırlılık hali, sanatı toplumsal meselelerden, hayattan ve dünyanın gerçekliğinden uzak kalmaya maruz bırakmıştır. Modern sanat düşüncesi ile birlikte kapsamı daralan sanatın, insani ve toplumsal bir fayda içerebilecek konulardan uzaklaşıp salt biçimin estetiği üzerinden anlamlanması, biçimci bir sanat anlayışını gündeme getirmiştir. Bu anlayış, modern sanat döneminin sonlarında dahi tezahür etmiş, özellikle Amerikan soyut sanatında karşılık bulmuştur. İçerik ve anlatı ile birlikte sosyo-politik konuları kapsamı dışına alan yeni sanatın dili bu bağlamda figüratif anlatımların da uzağına düşmüştür. Bu dönemde, her ne kadar soyut sanat üzerinden anlam kazanan bir saflık ve arınma arzusu hüküm sürse de yönünü yeniden hayatın kendisine ve figürasyona dönen muhtelif akım ve eğilimler dikkat çekmiştir. Philip Guston bu yönelimin öncü sanatçıları arasında yer almıştır. Toplumsal, yaşamsal ve politik konular üzerinden eleştirel bir dil geliştiren sanatçı, sanatın muhalif karakterine yeniden dikkat çekmiş ve bu doğrultuda figüratif anlatım olanaklarını kutsamıştır. Bu araştırmada Philip Guston’ın geç dönem figürasyonlarını sanatın muhalif karakteri üzerinden ele almak amaçlanmıştır. Karikatürvari ve grotesk anlatımlarıyla sıra dışı bir tavır sergileyen sanatçının, döneminin sanat çevrelerinde yarattığı etkiye vurgu yapılmıştır. Bununla birlikte sanatın muhalefetle olan tarihi ilişkisinin örneği olan eserlerinin, günümüzde dahi etkisi süren tartışmalı yapısına dikkat çekilmiştir.