HİSTERİDEN HİSTRİONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞUNA
DOI:
https://doi.org/10.31567/ssd.242Anahtar Kelimeler:
Histeri, Histrionik Kişilik Bozukluğu, Savunma Mekanizmaları, Kişilik Bozuklukları, Stefan ZweigÖzet
Histeri, belki de tarihin en eski zamanlarına dayanan psikolojik bozukluklardan biridir, Hipokrat'ın
bile tedaviyi tanımlamaya ve bulmaya çalıştığı psikolojik bozukluklardan biridir. Histeri, dönüşüm,
amnezi, ani ve açıklanamayan anksiyete atakları ve diğer semptomları olan nevrotik bir hastalıktır.
Tanı amaçlı bir terim olarak histeri modern psikiyatrik sınıflandırma sisteminde artık
kulanılmamaktadır. Mevcut tanı sistemindeki histerik kişilik, Histrionik Kişilik olarak
değiştirilmiştir. Günümüzde genellikle disossasyon bozukluğu, somatoform bozukluk, travma
sonrası stres bozukluğu, histrionik kişilik bozukluğu ve sınırda kişilik bozukluğu olarak histeri
kaynaklı bozukluk tanıları kullanılmaktadır. 2000'li yılların başlarında, histrionik kişilik bozukluğu
insidansı % 1.84 olarak bulunmuştur ve bu kişilik bozukluğunun çoğunlukla kadın popülasyonunda
görülen bir kişilik bozukluğu olduğu varsayılmaktaydı, ancak çalışmalar cinsiyetler arasında
herhangi bir fark olmadığını göstermiştir. Histrionik kişilik bozukluğu aşırı duygusallık ve dikkat
çekme davranışları ile karakterizedir. Histrionik kişilik bozukluğu DSM-5'te küme B kişilik
bozukluklarında yer almaktadır. Bu kişilik bozukluğuna sahip kişiler fiziksel görünümlerini
başkaların dikkatlerini çekmek için kullanır, yoğun duygular, bencil davranışlar sergilerler. Ayrıca,
fiziksel çekiciliğe son derece önem verdikleri için, dikkat çekmediklerini düşündüklerinde
tedirginlik yaşarlar, dikkate alınmadıklarını ve göz ardı edildiğini düşünürler. Bu çalışmada histerik
kişilik psikanalitik açıdan ele alınmış, histrionik kişilik bozukluğu ile farklılıklar ve benzerlikler
DSM bakış açısı çerçevesinde incelenmiştir. Savunma mekanizmalarına örnek vermek amacıyla
Stefan Zweig tarafından kaleme alınmış 'Çöküşün Hikayesi'nden Madam dePrie karakteri ele
alınmıştır.