MARİLYN MONROE DOKTRİNİ1 VEYA 1950’LERDE ABD YUMUŞAK GÜCÜNÜN BİR ENSTRÜMANI OLARAK MARİLYN MONROE SİNEMASI

Özet

İkinci Dünya Savaşı’nda ortak bir düşmana karşı savaşan ancak savaştan sonra ideolojik farklılıkları
belirginleşen ABD ve SSCB, Soğuk Savaş adı verilen bir mücadeleye başladı. Tarafların sahip
olduğu nükleer silahların da etkisiyle sıcak bir çatışmaya dönmeyen bu mücadele, sanattan spora,
teknolojiden edebiyata hayatın neredeyse her alanına taşındı. Şüphesiz ki sinema da bu mücadelenin
alanlarından biriydi. Ülkeler, kendi ideoloji, değer ve ekonomik sistemlerinin doğru olduğuna diğer
insanları ikna etmek ve kendi yanlarına çekmek için çeşitli unsurlar kullandılar. ABD, insanların
kalpleri ve zihinleri için yürütülen bu mücadelede Hollywood gibi güçlü bir enstrümandan
faydalandı. ABD yönetimi, stüdyoları, halihazırda neredeyse dünyanın her yanında gösterilen
Hollywood filmlerini Amerikan yaşam tarzı ve zenginliğini öne çıkaran unsurlarla
zenginleştirmeleri için yönlendirirken bir yandan da diğer ülkeleri Hollywood filmlerini
salonlarında göstermeleri konusunda teşvik etti. Böylece, bir yandan Soğuk Savaş’ta müttefik
olabilecek yeni insanlara ulaşırken bir yandan da Hollywood’un kârlılığını artırarak karşılıklı bir
kazanç sağladı. Bu çalışmada, Hollywood’un simge isimlerinden ve kadınlığın sembolüne dönüşen
Marilyn Monroe ve filmlerinin Soğuk Savaş’ta, Amerikan değer ve zenginliklerinin diğer insanlara
aktarılması ve yumuşak güç yaratılmasındaki rolü incelenmiştir. Bu amaçla, 1950-1960 arasında en
çok izlenen dört Marilyn Monroe filmi tespit edilerek filmlerdeki, zenginlik arayışı, moda ve lüks
övgüsü, tüketim kültürünün öne çıkarılması ve cinsellik takıntısı Soğuk Savaş bağlamında
incelenmiştir.