EKOFEMİNİZME ELEŞTİREL VE SANATSAL BİR BAKIŞ
DOI:
https://doi.org/10.31567/ssd.364Anahtar Kelimeler:
Ekofeminizm, feminizm, ataerkillik, kadın-doğa ilişkisiÖzet
20. yy’ın sonlarında artan tüketim çılgınlını destekleyen teknolojik gelişmeler hem çevrenin zarar
görmesini giderek hızlandırmış hem de üzerinde hegemonya kurulan kadın gibi her türlü varlığın
çevreyle karşıt bir direnç kurmasına neden olmuştur. Kendini doğa ile aynı kaderi paylaşırken gören
kadın, kendisi ve doğanın iyileştirilmesi için çeşitli savaşlar vermeye başlamıştır. Özellikle
ekofeminist hareketler bu savaşlardan biridir. Doğa sorunlarının kadın ile ilişkilendirilmesi ve bu
yolla bir çözüme ulaştırılması konusunda ekofeminist yaklaşımlar dikkat çekmektedir. Kadın ve
doğanın sömürüsünün eşleştirilmesi ve bu sömürünün ise ekofeminist bir bakış açısıyla
çözülebileceği üzerine kendi içerisinde çeşitlenen birçok yaklaşım bulunmaktadır. Kadın bedeniyle
yapılan mücadeleler, çevreci eylemler kapsamında kadın bedeninin kullanılması ve esnasında
yapılan sanatsal faaliyetler, kadın ve doğanın içkinliğinin ön plana çıkarıldığı protestolar
ekofeminizm açısından önemlidir. Çevreci faaliyetlerin ataerkilliğin eleştirisi, kadının sömürülmesi,
doğanın üzerindeki tahakküm gibi çeşitli noktalarda gerçekleştiği gözlemlenmektedir. Bu faaliyetler
ışığında kadının ve doğanın, yeni bir temsil oluşturdukları ve sanatta da kullanılarak önemlerine
dikkat çektikleri ortadadır. Doğanın ve doğada yaşayan her canlının dünyanın bir parçası olduğu ve
varlığını devam ettirmek için işbirliği içinde olması gerekliliği artık kaçınılmaz görünmektedir.
Ekofeminist yaklaşımlar içinde ulaşılan bir diğer sonuç ise doğa ve insan arasındaki eşitsizlik
tartışmalarının konuma ve ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre değişmesidir. Bu bağlam üzerinden
mücadeleye en küçük yapı taşından yani sisteme dâhil olan kendimizden başlamak gerektiği fikri
doğmuş, kadın, doğa ve erkeğin eşit şartlar altında işbirliğinin sosyal, ekonomik, kültürel ve politik
olarak altı çizilmeye çalışılmıştır.